İçeriğe geç

Çok mal haramsız çok söz yalansız olmaz kimin sözü ?

Çok Mal Haramsız, Çok Söz Yalansız Olmaz: Bir Atasözünün Bilimsel Yolculuğu

Hepimiz bu sözü en az bir kez duymuşuzdur: “Çok mal haramsız, çok söz yalansız olmaz.” İlk duyduğumuzda kulağa biraz karamsar gelir ama içinde derin bir insan gözlemi barındırır. Bugün bu atasözünü sadece kültürel bir öğreti olarak değil, bilimsel bir merakla ele alacağız. Gerçekten çok mal sahibi olmak insanı daha “harama” mı sürükler? Ya da çok konuşan kişi neden yalan söylemeden duramaz? Gelin, psikoloji, sosyoloji ve ekonomi biliminin merceğinden bu sözü birlikte inceleyelim.

Atasözünün Kökleri: Gözlemden Bilime

Bu söz, anonim bir halk deyişidir. Yani belirli bir kişiye ait değildir; yüzyıllar boyunca halkın gözlemleriyle biçimlenmiştir. Anadolu’nun toplumsal hafızasında, bu tür sözler sadece öğüt değil, insan doğasına dair deneyimlerin özetidir. “Çok mal haramsız olmaz” derken, servetin kaynağına dikkat çeker; “çok söz yalansız olmaz” derken de dilin doğasına.

Ama bilim bu konuda ne diyor?

Servet ve Ahlak Arasındaki Gerilim

Ekonomi ve psikoloji literatürü, servet ile etik davranışlar arasındaki ilişkiyi uzun yıllardır araştırıyor. 2012 yılında Berkeley Üniversitesi’nde yapılan bir deneyde, lüks arabalar kullanan kişilerin yayalara yol verme oranının düşük olduğu gözlemlenmiş. Araştırmacılar, gelir seviyesi arttıkça bireylerin empati kurma ve ahlaki hassasiyetlerinin azalabildiğini belirtiyor.

Yani, çok mal sahibi olmak bazı insanlarda “ahlaki gevşeme” yaratabiliyor. Bunun nedeni, gücün yarattığı bağımsızlık hissi. Sosyal psikolojiye göre, insan gücün artmasıyla kendini kurallardan muaf hissedebiliyor. Bu durum, atasözünün “çok mal haramsız olmaz” kısmını destekler nitelikte.

Peki, Her Zengin mi Haram Yiyor?

Elbette hayır. Bilim insanları bu eğilimin bireysel farklarla değiştiğini söylüyor. Örneğin, Harvard Business School’dan yapılan bir araştırma, ahlaki değerlerine sıkı sıkıya bağlı bireylerin, servet sahibi olsalar bile etik davranışlarından ödün vermediklerini ortaya koyuyor.

Bu da atasözünü mutlak değil, olasılıksal bir gözlem olarak yorumlamamız gerektiğini gösteriyor.

Çok Söz Yalansız Olur mu?

İşin ikinci kısmı, yani “çok söz yalansız olmaz” bölümü ise dilbilim ve sosyal psikolojinin ilgi alanına giriyor. Ortalama bir insan günde yaklaşık 7.000 kelime kullanıyor. Sosyal iletişimin yoğunlaştığı kişilerde —örneğin öğretmenler, politikacılar veya influencer’larda— bu sayı katlanıyor.

Araştırmalara göre, bir insan ortalama her 10 dakikalık konuşmada 2 ila 3 kez gerçeği çarpıtabiliyor. Ancak bu “büyük yalanlar” değil; genellikle sosyal uyumu sağlamak veya kendini daha olumlu göstermek için söylenen “beyaz yalanlar.”

Yani çok konuşan birinin, farkında olmadan doğruluk sınırlarını esnetme olasılığı daha yüksek.

Beynin Rolü: Yalan Söylemek Enerji İster

Nörobilim araştırmaları, yalan söylerken beynin özellikle prefrontal korteks bölgesinin yoğun çalıştığını gösteriyor. Bu bölge, planlama ve öz denetimle ilgili. Çok sık yalan söyleyen kişilerde, zamanla bu bölgenin aktivitesinde azalma görülebiliyor —yani yalan söylemek “alışkanlık” haline gelebiliyor.

Bu da atasözünün, insan davranışına dair gözlem gücünü bir kez daha kanıtlıyor.

Bilimsel Merakın Ardındaki İnsan Gerçeği

Sonuçta, bu atasözü ne tamamen karamsar bir uyarı ne de mutlak bir kural. İnsan doğasını anlamaya çalışan bir halk bilimi ifadesi. Çok mal, çok söz, çok güç… Hepsi birer “artış” halidir ve bilim bize gösteriyor ki, artış beraberinde hem fırsatları hem riskleri getirir.

Sen Ne Düşünüyorsun?

Gerçekten çok mal haramsız, çok söz yalansız olmaz mı? Yoksa bu, insanın niyeti ve ahlaki pusulasına mı bağlıdır?

Belki de bu atasözü, hepimize aynı soruyu sordurmak için var:

Güç, servet ve söz artarken, vicdan da aynı hızda büyüyebiliyor mu?

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

şişli escort
Sitemap
prop money